Sabah.com.tr, Sosyal Medya Stratejisti Richard Stacy ile şirketlerin sosyal medya stratejileri üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdi:
Röportaj: Barış Balcı
Digital Age Konferansı 13 Ekim Perşembe günü dünyaca ünlü isimleri konuk edecek. Bu konuklardan biri de Sosyal Medya Gurusu Richard Stacy. Avrupa Komisyonu'ndan IBM'e kadar birçok önemli kurum ve şirkete sosyal medya alanında danışmanlık veren Richard Stacy sosyal medya pazarlaması alanında guru olarak adlandırılıyor.
Türkiye'de şirketler sosyal networklere ayak uydurmada en çok zorlanan kurumlar arasında yer alıyor. Dünyada da aynı manzarayı görüyoruz. Markalar sosyal medyadan daha iyi yararlanmak için ne yapmalı? Onları bekleyen tehditler ve fırsatlar nedir?
Bir noktada sosyal medya organizasyonlar(markalar) ve bireyler(müşteriler) arasında değişen bir ilişkidir. Bireylerin kendi aralarında kolayca iletişim kurabilmeleri ile bir güç kayması gerçekleşti. Bireyler de organizasyonların onlar için eskiden yaptıklarını yapıyor veya kollektif bir pazarlık gücünü sosyal ağlardan oluşturabiliyor.
Bu güç kaymasını erken fark eden organizasyonlar başarılı olacak ve kalacak. Fakat bu aynı zamanda ciddi bir organizasyon değişikliğini gerektiriyor. Bu da özellikle büyük organizasyonların yapmakta zorlandıkları bir değişiklik.
Bir başka deyişle sosyal medyanın getirdiği standartlara verilecek en temel cevap bile organizasyonlara önemli bir yeni ayar zorunluluğu getiriyor. Sosyal medyaya katılım bir zaman yatırımı gerektiriyor, dijital alt yapı yatırımı inşa etmeyi gerektirmiyor. Özellikle müşterilerini insane sayısı olarak gören büyük şirketlerin bu değişime kültürel olarak ayak uydurması kolay birşey değil.
Bu da neden küçük şirketlerin sosyal medyaya daha çabuk ayak uydurduklarını gösteriyor. Küçük şirketler çabuk bir şekilde değişime ayak uyduruyor. Yeni dünyada önemli olan niş ve küçük tadları yakalayabiliyor.
Dediğiniz gibi büyük şirketlerin ayak uydurması zor oluyor. Öte yandan sosyal medya da bir çeşit yelkenli yarışı gibi. Rüzgar bazen ters yönde etki edebiliyor ve müşteriler bir anda şirketi acımasızca eleştiren 'acımasız' müşterilere dönüşebiliyor. Marka yöneticileri bu riski göze alarak sosyal medya denizinde nasıl yollarını bulabilirler?
Sosyal medya güvenin doğasını da değiştiriyor. Artık güven şirket ya da marka içinde belirlenen bir kurum olmaktan görünür süreçlerde belirlenen bir şey olmaya gidiyor. Bu değişimin motoru da yükselen şeffaflık. İnsanlar size, siz söylediğiniz için güvenmiyor artık. Gerçekte ne yaptığınıza göre güveniyor. Bu bir şirket için büyük bir problem. Çünkü geleneksel pazarlamanın ortasında yer alan düzenbazlığı ortaya seriyor. Gerçek dürüstlük ve orijinallik marka değerinin kritik konuları oldu. Bu kadar ciddi bir değişim pazarlama yöneticilerinin bile üstünde bir meydan okuma. Birçok şirket sosyal ağ marka yönetimini pazarlama ve iletişim departmanlarının altında görse de bu tamamen markayı ilgilendiren bir olgu.
Öte yandan sosyal medyanın kendisi de sürekli değişiyor. MySpace, Facebook derken Twitter'ın gücünü konuşuyoruz. Şirketler bu değişime nasıl ayak uydurabilir?
Aslında sosyal medyanın dinamikleri kolayca görülebilir ve sabittir. Değişen sadece sosyal medya araçları ve müşterilerin davranışlarındaki değişimlerdir. Bir şirketin yapabileceği en büyük hatalardan biri stratejisini araçların kullanımı ile tanımlamalarıdır. Birçok şirket bu hatayı yapıyor. Facebook Twitter ve Linkedin'in sahipleri, şirketlerin stratejilerini kendi sundukları araçlara göre şekillendirmelerini istiyor.
Bu yüzden araçlara yönelik bir strateji yerine ulaşmak istediğiniz müşteri davranışlarına sizi ulaştıracak Diyalog, İçerik ve İletişim stratejisini öncelikle belirlemelisiniz. Bu üç alanda hedeflerinizi ve yapacaklarınızı çıkardıktan sonra sosyal medya araçlarını seçmek ve bu araçlar değiştikçe ona uyum sağlam gerekli.
Peki sosyal medya fırsatları açısından Türk markaların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Global büyük markaların önündeki fırsatların aynısı Türk markaları için de geçerli. Bazı markalar başarılı olacak, bazıları da ölecek. Daha da önemlisi birçok yeni marka türeyecek. Gelecekteki 10 yıllık bir dönemde belki de daha henüz doğmamış Türk markalarının pazarlarını domine etmesi ihtimal dahilinde. Başarıyı yakalayacak yeni markalar olacak çünkü başarılı markalar bugüne kadar kullanılmış geleneksel pazarlama araçlarını ve alışkanlıklarını değiştirecekler.
Richard Stacy kimdir?Çalışma yaşamımın son 25 yılını halkla ilişkiler ve iletişim alanında, Londra, Sydney, Brüksel ve Prag'da çalışarak geçiren Richard Stacy kurumsal iletişimden kriz yönetimine ve tüketim markalarına kadar bu alanın her cephesinde çalıştı. Çalıştığı isimlerden bazıları: Avrupa Komisyonu, Avrupa Uzay Ajansı, IBM, P&G, Diageo ve Commonwealth Bank of Australia.